11 Ocak 2012 Çarşamba

'Kargaşa'ya lüzum yok!



İBB Şehir Tiyatroları'nın 2011-2012 Tiyatro sezonunda sahnelemeye başladığı yeni, yabancı oyunlarından biri olan Kargaşa yönetmenliğini oyunun yazarı da olan Abdul Mounem Amayri'nin yaptığı bir oyun. Ezgi Sümer Yolcu'nun katkılarıyla Türkçeye uyarlanmış.
Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, daha önce Yankı adlı oyunuyla ödüller alan ve en son 2005 yılında Kargaşa'yla Kahire Festivali'nde en iyi yönetmen ve oyun ödülüne layık görülen yönetmenin bu başarısından ve yaşanan Arap Bahar'ından etkilenmiş olacak ki bu yıl programına dâhil etmiş Kargaşa'yı.
Basının yoğun ilgisi vardı sezonun yeni oyununa. Bazı hanımefendiler bu ilginin sebebini birbirlerine sorarken imdada "+16'ya oyun ondadır" cevabı yetişti.
Arap Baharı, Suriyeli bir yönetmen, aldığı ödüller, kadına şiddet ve +16 ilginin ve oyunun sahnelenmesine karar verilişinde etkin olduğu mutlak. Kargaşa bir erkeğin yazdığı kadın hikâyesi. Zor bir mesele karşı cinsi yazmak ve anlatmaya çalışmak. Bir de işin içine bilinçaltı ve geri dönüşler eklenince zor bir metin oluyor. Oyunda kullanılan mistik dil ise Doğu'nun geleneğinin altını çiziyor.
Oyunun aldığı ödülleri hak ettiğini söylemek güç. Uyarlama bir metnin başarısı hep sallantıdadır. Önemli bir kültüre sahip Suriye'den gelen bir oyunun anlatım dilini anlamamız o kadar da kolay değildir. Oyunun Arapçadan mı yoksa İngilizceden mi dilimize çevrildiği de bilinmiyor. Oyuncuların role bürünürken hangi örnek üzerinden yola çıktıkları da ayrı bir konu. Kargaşa, kendi dilinde çok iyi bir oyun olabilir; fakat Türkçesiyle ve Türk oyuncularıyla başarılı olduğu söylenemez.
Kırılmalar, kayıplar, rüyalar, çocukluğa duyulan özlem, aşk, sevgi ve seven bir kadından geriye kalanların 6 kadının dramı üzerinden anlatıldığı yazıyor oyunun tanıtım metninde. Ece Özdikici, Ezgi Sümer Yolcu, İrem Arslan Aydın, Nergis Orakçı ve Zeynep Özyağcılar'ın rol aldığı oyunda, oyuncuların metni ve rolü iyi anladıkları hissedilmiyor. Nergis Çorakçı'dan başlayacak olursak; abartılı bir oyunculuk sergiliyor. Çocuğa anlatır gibi birçok bölümün altını çizmeye çalıştı oysa on altı yaşından küçükler zaten salona alınmıyordu. Titremeleri ve kendinden geçmeleri çok amatörceydi. Özellikle bu nevi önemli bir oyuncunun başarısızlığını metni anlamayla ilişkilendirmekten başka çare yok. Hem oyuncu olarak hem çevirmen olarak oyuna katkı yapan (!) ikinci oyuncu Ezgi Sümer Yolcu'nun, konuşurken sürekli kafasını sallaması, vurgu yaparken yanlış kelimeleri seçmesi, ağlarken sadece ses çıkarması, mimiklerini kontrol edememesi göze batan birkaç hatası. İrem Arslan Aydın ve Zeynep Özyağcılar diğer üç oyuncuya göre daha iyiydiler. Özyağcılar'ın dansları ve koreografileri de göz dolduruyodu.
Yönetmene ve dolayısıyla yazara suç bulmak yanlış olur. Çünkü ciddi manada göndermeleri olan ve bir 'şey'ler anlatan metin yanlış ellerde şekillenmiş ve oyuncu tercihinde başarısız seçimler yapılmış. Belki bundan sonraki sahnelenişlerde daha yerli yerine oturur oyun, bu bilinmez; ama bunca Kargaşa'yı gerektirecek bir oyun izleyemedik desek yanılmayız. Daha gerçekçi ve kadını anlatan, şiddetin izlerini ruhunda ve sesinde, herhangi bir mimiğinde taşıyabilen 6 kadın görülseydi daha etkileyici olurdu. Doğu'nun büyülü 'abartı'sını başarılı bir şekilde sahneye koyabilselerdi ve oyunu Türkçe olarak abartmasalardı, metin seyirciye daha iyi geçerdi. 
Son söz: Herhangi bir şeyi anlamadan anlatamazsınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder