11 Ocak 2012 Çarşamba

İNS



Döneminin belki de en anlaşılmaz, üslup olarak fazlaca uçurumlu, âdeta gizli bir hazine gibi kendini, kendi sandukasına kilitlemiş şairi Cahit Zarifoğlu’nun eşya boyutunda küçük; lakin mana dünyasında oldukça geniş bir öykü kitabı: “İns”.

Ağustos 1974 basımı ve ilk baskısı: Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan. Saman sarısı, mütevazı, edebiyat ve zaman kokan bir kitap.

İns” adı gibi insanla başlıyor, yaratılanla. Hz. Âdem kıssasının yorumu desek yanılmayız sanıyorum. Doğadaki insanın yeri, erkeğin, kadının, çocuğun, yaşlının durumları… Sürekli göç hali… Hep yürüyüş… Çadır kurmalar, çoğalmalar, tabiata hâkim olma ve ataerkil bir toplumun “reis”i olan erkeğin kendiyle konuşmaları ve belki de ilk “vahiy”in gelmesi. Sonra yaratılışının bilincine varması: “Ey yeryüzü değişeceksin; ey insanlar, değişeceksiniz.”

İkinci öykü: Sizi Görmeliydim. Bir deneme, bir nevî anlatı ya da sayıklama gibi. Bilinçaltında var olan hislerin gün yüzüne çıkması, bir kadına dert yanma, kendini çocukluğundan itibaren anlatma/ma. Öykü yalnızlıkla harmanlanmış. Bu denli soyutluk da bundan ötürü olsa gerek. “Bütün büyük anlar yalnızlıktan yontuldu.” derken Zarifoğlu bu öykünün yalnızlıktan mülhem doğduğunun ipucunu veriyor, biz okuyuculara.

Ardından Savunma geliyor. Kurgunun gücü hissediliyor. Yine yoğun monologlar göze çarpıyor. Melankolik bir kahraman ve evlilik üzerine yoğun bir akıl yürütme. Öykünün ismi gibi Zarifoğlu da kendi “savunma”sını mı yapıyor acaba evliliğe karşı bilinmez. Tüm bunlarla birlikte gerçeküstücülük devam ediyor bu öyküde de.

Kentin Ortasında Bir An’da gerçek bir an tuhaf bir üslupla anlatılmış. Bir Petersburg öyküsü gibi. Kurgu bulmak çok güç. Anlık düşler/düşünceler akışında ilerleyen bir vehim.

Suçlular’ı bulmaksa çok güç. Sanki bir tiyatro sahnesi ve her an konuşmaya/oyuna dâhil olacak kahramanlar. Sözleri kesik kesik. Umursamazlık içine işlemiş karakterlerin. Herkesin bir diyeceği var; fakat söyleyiş biçimleri o kadar farklı ki takip etmekte güçlük çekiliyor. Bir konu konmuş sahneye ve gündeliğin dışındaki tipler oynuyor bu oyunu bize.

Bitiş ise Zal Tepesine Doğru yapılıyor. Sad, Kaf, Nun, Cem, Mim ve Gayn öykünün kişileri. Bir tırmanış söz konusu “Sad”ın liderliğinde. Bir rüya görmüş olan “Sad” bu tepeye çıkmanın elzem olduğu fikriyle ardında beş yoldaşıyla yürümeye başlıyor. Her zorlu işe girişilirken düstur olarak kabul edilen burada da geçerli: dönmek isteyen şimdi dönsün…
Bu “imge kişiler” zihnimde isimlerle vücut bulsa da bunu kendime saklıyor, her okuyucunun kendi kahramanını yaratmasını daha uygun görüyorum.

Başta söylediğim gibi, kitap 116 sayfa olsa da söyledikleri çok daha fazla. Söyleyiş tarzıyla dönemin yeni öykü anlayışını bizlere gösteren önemli bir örnek. Özellikle Cahit Zarifoğlu’nun eşya manalandırışı açısından okuyucuları için gözden kaçmaması gereken bir kitap.   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder