Döneminin belki de en anlaşılmaz, üslup olarak fazlaca
uçurumlu, âdeta gizli bir hazine gibi kendini, kendi sandukasına kilitlemiş
şairi Cahit Zarifoğlu’nun eşya boyutunda küçük; lakin mana dünyasında oldukça
geniş bir öykü kitabı: “İns”.
Ağustos 1974 basımı ve ilk baskısı: Edebiyat Dergisi
Yayınları’ndan. Saman sarısı, mütevazı, edebiyat ve zaman kokan bir kitap.
“İns” adı gibi
insanla başlıyor, yaratılanla. Hz. Âdem kıssasının yorumu desek yanılmayız
sanıyorum. Doğadaki insanın yeri, erkeğin, kadının, çocuğun, yaşlının
durumları… Sürekli göç hali… Hep yürüyüş… Çadır kurmalar, çoğalmalar, tabiata
hâkim olma ve ataerkil bir toplumun “reis”i olan erkeğin kendiyle konuşmaları
ve belki de ilk “vahiy”in gelmesi. Sonra yaratılışının bilincine varması: “Ey
yeryüzü değişeceksin; ey insanlar, değişeceksiniz.”
İkinci öykü: Sizi
Görmeliydim. Bir deneme, bir nevî anlatı ya da sayıklama gibi.
Bilinçaltında var olan hislerin gün yüzüne çıkması, bir kadına dert yanma,
kendini çocukluğundan itibaren anlatma/ma. Öykü yalnızlıkla harmanlanmış. Bu
denli soyutluk da bundan ötürü olsa gerek. “Bütün büyük anlar yalnızlıktan
yontuldu.” derken Zarifoğlu bu öykünün yalnızlıktan mülhem doğduğunun ipucunu
veriyor, biz okuyuculara.
Ardından Savunma
geliyor. Kurgunun gücü hissediliyor. Yine yoğun monologlar göze çarpıyor.
Melankolik bir kahraman ve evlilik üzerine yoğun bir akıl yürütme. Öykünün ismi
gibi Zarifoğlu da kendi “savunma”sını mı yapıyor acaba evliliğe karşı bilinmez.
Tüm bunlarla birlikte gerçeküstücülük devam ediyor bu öyküde de.
Kentin Ortasında Bir
An’da gerçek bir an tuhaf bir üslupla anlatılmış. Bir Petersburg öyküsü
gibi. Kurgu bulmak çok güç. Anlık düşler/düşünceler akışında ilerleyen bir
vehim.
Suçlular’ı
bulmaksa çok güç. Sanki bir tiyatro sahnesi ve her an konuşmaya/oyuna dâhil
olacak kahramanlar. Sözleri kesik kesik. Umursamazlık içine işlemiş
karakterlerin. Herkesin bir diyeceği var; fakat söyleyiş biçimleri o kadar
farklı ki takip etmekte güçlük çekiliyor. Bir konu konmuş sahneye ve gündeliğin
dışındaki tipler oynuyor bu oyunu bize.
Bitiş ise Zal Tepesine
Doğru yapılıyor. Sad, Kaf, Nun,
Cem, Mim ve Gayn öykünün
kişileri. Bir tırmanış söz konusu “Sad”ın liderliğinde. Bir rüya görmüş olan
“Sad” bu tepeye çıkmanın elzem olduğu fikriyle ardında beş yoldaşıyla yürümeye
başlıyor. Her zorlu işe girişilirken düstur olarak kabul edilen burada da
geçerli: dönmek isteyen şimdi dönsün…
Bu “imge kişiler” zihnimde isimlerle vücut bulsa da bunu
kendime saklıyor, her okuyucunun kendi kahramanını yaratmasını daha uygun
görüyorum.
Başta söylediğim gibi, kitap 116 sayfa olsa da söyledikleri
çok daha fazla. Söyleyiş tarzıyla dönemin yeni öykü anlayışını bizlere gösteren
önemli bir örnek. Özellikle Cahit Zarifoğlu’nun eşya manalandırışı açısından
okuyucuları için gözden kaçmaması gereken bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder